28 Bin 75 TL Geçim Ücreti Değil

2026 yılına sayılı günler kala açıklanan asgari ücret, milyonlarca çalışanın olduğu kadar kamu emekçilerinin de geçim kaygılarını derinleştirdi.

28 Bin 75 TL Geçim Ücreti Değil

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun işçi temsilcileri olmaksızın gerçekleştirdiği toplantıların ardından 2026 yılı için asgari ücret 28 bin 75 TL olarak belirlendi. Ancak açıklanan rakam; yükselen enflasyon, hız kesmeyen hayat pahalılığı ve temel tüketim kalemlerindeki artış karşısında geniş kesimler için bir çözüm üretmekten uzak kaldı.
Açıklanan asgari ücretin kamu çalışanları açısından ciddi bir referans sorunu yarattığını vurgulayan Sahim-Sen Genel Başkanı Özlem Akarken, ekonomik tablonun 2026’ya girerken daha da ağırlaştığını ifade ederek, ‘‘Asgari ücrette açıklanan rakam, milyonlar için bir umut değil; geçim sıkıntısının tescilidir. Kamu emekçileri yıllardır enflasyon karşısında eriyen maaşlarla ayakta kalmaya çalışıyor. Asgari ücret bu seviyedeyken, kamu çalışanlarının ücret skalası da fiilen aşağı çekilmiş oluyor” ifadelerini kullandı.

Kamu Emekçileri Sessizce Yoksullaşıyor
Asgari ücret artışının kamu çalışanlarının maaş politikaları üzerinde doğrudan etkisi olduğuna dikkat çeken Özlem Akarken, “Bugün gelinen noktada; eğitim, sorumluluk, risk ve hizmet yükü görmezden gelinerek kamu emekçileri adım adım yoksullaştırılıyor. Asgari ücret artışıyla birlikte, kamu çalışanlarının alım gücü daha da düşüyor. Bu tablo sürdürülebilir değildir. Ücret adaleti tamamen bozuldu.’’ dedi.
Artan kira bedelleri, gıda fiyatları, ulaşım ve enerji maliyetleri karşısında kamu emekçilerinin maaşlarının her geçen gün eridiğini vurgulayan Akarken, 2026 yılına sayılı günler kala çalışanların geleceğe dair umutlarının ciddi şekilde zedelendiğini ifade etti.

Bu Sadece Bir Ücret Meselesi Değil, Sosyal Adalet Sorunudur
Gelinen noktada ücret politikalarının yalnızca geçim şartlarını değil, toplumdaki adalet duygusunu da zedelediğine dikkat çekildi. Sürecin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir sorun olduğunun altını çizen Akarken, “Bu mesele yalnızca rakamlarla açıklanamaz. Bu bir sosyal adalet meselesidir. Kamu emekçileri, her yeni yılda daha fazla fedakârlık yapmaya zorlanıyor. Ancak fedakârlığın karşılığı artık açlık sınırına dayanan maaşlar olmamalıdır.” Açıklamasını yaptı.
Akarken, kamu çalışanlarının taleplerinin görmezden gelinmemesi gerektiğini belirterek, adil ücret, enflasyon karşısında koruyucu maaş politikaları ve insanca yaşam koşulları için mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.